Tasarım,
sanat ve fikir kütüphanesi

Erdem Varol

16.05.2018
Sayı 20

“Serbest Düşüş” Fotoğraf Kitabı Üzerine Bir Söyleşi

Röportaj: Şener Yılmaz Aslan


Öncelikle biraz seni tanıyalım, ne zamandır İstanbul’da yaşıyorsun? Fotoğrafa olan ilgin ne zaman nasıl başladı?

Doğduğumdan bu yana İstanbul’da yaşıyorum. Arada üniversite eğitimim için şehir dışına, oradan da yurt dışına çıktım fakat şimdi yine başlangıç noktama geri dönmüş durumdayım. Fotoğrafla olan ilişkim üniversite yıllarımda başladı. Onun öncesinde de görsel malzemeye olan ilgim yoğundu. Hatta lise son sınıfta kocaman bir kasetli video kamerayla videolu yıllık çekip, tüm sınıfa dağıtmıştım. Üniversitede güzel sanatlar fakültesinde okumadım. Bir dersimizde, sevgili hocam Bilgi Küçükcan bize John Berger’in “Görme Biçimleri” adlı eserinden bir pasaj paylaştı. Sonrasında kitabı aldım, ilk sayfalarından başlayarak kendi kayıt pratiğimi de sorgulamamı sağlayan şey bu kitap oldu ve ben kitapla birlikte fotoğrafın düşünsel süreçlerine girmiş oldum. Eğitim aldığım okulda güzel sanatlar fakültesi de olduğundan kütüphanedeki fotoğraf kitaplığını neredeyse bir yılda bitirdim. Sonra aynı yılın yaz döneminde Almanya’ya gittim ve ilk yarı profesyonel kameramı alarak yollara düştüm. O gün bu gündür fotoğraf çekiyorum.



Bir fotoğraf kitabı hazırlama fikri ne zaman ortaya çıktı, neden böyle bir ihtiyaç duydun?

Okuduğum bir kitap sayesinde fotoğraf çekmeye başlayan biri olarak, fotoğraf kitabı yapmak uzunca bir süredir üzerine düşündüğüm, heyecan verici bir konuydu. Bu sebeple Mimar Sinan Üniversitesi bünyesinde kurulan FUAM’da (Fotoğraf Uygulama Araştırma Merkezi) katıldığım bir atölye çalışması esnasında fotoğraf kitabı üretiminin tüm aşamalarını bir hafta gibi kısa bir sürede deneyimlemiş oldum. Sanatçı kitapları, isteyen herkesin ulaşabileceği fiyatlarda, kompakt, dolaşımı rahat, özgür ve yoğun bir sanatsal obje olduğundan kendi kütüphanemde de onlarca sanatçının kitapları mevcut.

“Free Fall” ismi nasıl ortaya çıktı, nasıl bir his böyle bir isim vermeye itti seni?

“Serbest Düşüş” aslında benim ilk büyük sergimin de ismiydi. 2015 yılında Fotoİstanbul Fotoğraf Festivali’nde birkaç duvara 60’a yakın fotoğrafımın yerleştirildiği bu sergi öncesi yaşanan toplumsal olaylar, kent çehresinin değişmesi ve en önemlisi sokakta yürürken içimi kaplayan hissin özet adıydı. 2015’de kullandığım hiçbir fotoğraf kitapta yok fakat aynı his şiddetini arttırarak devam ediyor.   

Kitap için tamamen planlı fotoğraflar mı çektin yoksa spontane çekilen fotoğrafların sonradan yan yana getirilişi ile mi ortaya çıktı?

Hemen her gün fotoğraf çekiyorum. Planlı ya da plansız çektiğim çok fazla fotoğraf vardı. Bunlar “Free Fall” klasöründe yan yana gelmeyi bekliyordu. Yani aslında aynı konu içine dahil ettiğim fotoğrafları yan yana getirdim.


Genel olarak fotoğraflarınla ilgili belki de en çok merak edilen sorulardan biri de neden siyah beyaz ve neden gece?

Siyah beyaz ve gece konuları çok merak ediliyor. Hafta içi tam zamanlı olarak çalışıyorum, kendime ait zaman akşam 17.00 ile sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyor. Dolayısıyla gece olması doğrudan bir tercih değilmiş gibi görünüyor fakat siyah beyaz doğrudan tercihim. Fotoğraf aracılığıyla kendimi olabildiğince keskin bir şekilde ifade etmeye çalışıyorum. İfademi de bazı yardımcı araçlarla tamamlamam gerekir. Aslında siyah beyaz olması ifade arayışıyla ilgili bir durum…

Kitabı başından sonuna herhangi bir editör desteği almadan sen ortaya çıkardın yani tam olarak “kişisel yayıncılık” yaptın. Hem teknik hem teorik olarak en önemli deneyimlerin nelerdi bu süreçte? Bir kitap hazırlamak isteyen fotoğrafçılara önerilerin neler olur?

Evet, kendi fotoğraflarım ve düzenlememle hikayeyi hissettiğim gibi anlattım. Bu aşamalardan en keyiflisi fotoğraf seçimi ve düzenleme süreci oldu. Geri dönüşü olmayan sanatsal bir obje için fotoğraflar seçip, yan yana sıralayarak kendi hikayenizi özgürce anlatmak için yola koyulmuş oluyorsunuz. Fotoğraf seçimi bittikten sonra seçilen fotoğrafları azat etmiş sayılırsınız! Çünkü sergiler farklı galeri ya da festivaller kapsamında aynı fotoğraflar kullanılarak yapılıyor olsa da fotoğraf kitapları için yeni fotoğraflar gerekir! Türkiye’de  kendi üretimlerini yayıncı olmaksızın kitaplaştırmaya çalışan sanatçıları en çok zorlayan konu, kitabın basılacağı matbaayı seçmek ve çalıştığı matbaacıya güvenmek. Teknik olarak matbaa, sizin hayalinizdeki objeyi yaratan yerdir. Benim tek önerim herkesin hayal kurup, gerçekleştirmek için çabalaması…

Biraz da seni beslediğini düşündüğün kaynaklardan bahseder misin? Kitap, müzik, sinema… Fotoğraflarını neler etkiliyor daha çok?

En büyük ilhamım İstanbul... Her köşesi bambaşka hikayelerle dolu bir şehir. Hatta başka şehirlere gidince bile kendimi İstanbul’un etkisi altında fotoğraf çekerken buluyorum. Diğer taraftan yıllar geçtikçe yaşadığım şehre de benzemeye başladığımı düşünüyorum. Fotoğraf dışında yazıyorum, zaman buldukça çiziyorum. Eskiden müzik yapıyordum, bu aralar video da üretiyorum. Dolayısıyla çevremde olup biten her şey yalnızca fotoğraflarımı değil hem hayatımı hem de farklı ifade araçlarındaki üretimlerimi etkiliyor. 


Sayı 20
BARN Arch Sanalda Öne Çıkanlar